23 Mart 2009 Pazartesi

AHDE VEFA

Hz. Ömer arkadaşlarıyla sohbet ederken, huzura üç genç girerler. Derler ki:

- Ey halife, bu aramızdaki arkadaş bizim babamızı öldürdü. Ne gerekiyorsa lütfen yerine getirin.

Bu söz üzerine Hz. Ömer suçlanan gence dönerek:

- Söyledikleri doğru mu diye sorar.

Suçlanan genç der ki :

- Evet doğru.

Bu söz üzerine Hz. Ömer "anlat bakalım nasıl oldu" diye sorar. Genç anlatmaya başlar:

- Ben bulunduğum kasabada hâli vakti yerinde olan bir insanım. Ailemle beraber gezmeye çıktık. Kader, bizi arkadaşların bulunduğu yere getirdi. Affedersiniz hayvanlarımın arasında bir güzel atım var ki, dönen bir defa daha bakıyor. Hayvana ne yaptıysam bu arkadaşların bahçesinden meyve koparmasına engel olamadım. Arkadaşların babası içerden hışımla çıktı atıma bir taş attı, atım oracıkta öldü. Nefsime bu durum ağır geldi, ben de bir taş attım, adam öldü. Kaçmak istedim fakat arkadaşlar beni yakaladı. Durum bundan ibaret" dedi. Hz Ömer:

- Söyleyecek bir şey yok. Bu suçun cezası idam. Üstelik suçunu da kabul ettin" dedi. Bu sözden sonra delikanlı söz alarak:

- Efendim bir özrüm var, diyerek konuşmaya başladı:

- Ben memleketinde zengin bir insanım. Babam, rahmetli olmadan bana epey bir altın bıraktı. Gelirken kardeşim küçük olduğu için saklamak zorunda kaldım. Şimdi siz bu cezayı infaz ederseniz yetimin hakkını zayi ettiğiniz için Allah(cc) indinde sorumlu olursunuz. Bana 3 gün izin verirseniz ben emaneti kardeşime teslim eder gelirim, bu 3 gün içinde yerime birini bulurum, der.

Hz. Ömer der ki:

- Bu topluluğa yabancı birisin, senin yerine kim kalır ki?

Sözün burasında genç adam ortama bir göz atar, der ki:

- Bu zat benim yerime kalır. O zat Hz. Peygamber Efendimizin (sav) en iyi arkadaşlarından, daha yaşarken cennetle müjdelenen Amr Ibni As' dan başkası değildir. Hz. Ömer Amr'a dönerek:

- Ey Amr! Delikanlıyı duydun, der.

O büyük sahabe:

- Evet, ben kefilim, der ve genç adam serbest bırakılır.

Üçüncü günün sonunda vakit dolmak üzere ama gençten bir haber yoktur. Medine'nin ileri gelenleri Hz. Ömer'e çıkarak gencin gelmeyeceği, dolayısıyla Amr Ibni As'a verilecek idam yerine maktulün diyetini vermeyi teklif ederler, fakat gençler razı olmaz ve "babamızın kanı yerde kalsın istemiyoruz" derler. Hz. Ömer kendinden beklenen cevabı verir der ki:

- Bu kefil babam olsa fark etmez cezayı infaz ederim.

Hz Amr İbni As ise tam bir teslimiyet içerisinde der ki:

- Biz de sözümün arkasındayız.

Bu arada kalabalıkta bir dalgalanma olur ve insanların arasından genç görünür. Hz. Ömer gence dönerek der ki:

- Evladım gelmeme gibi önemli bir nedenin vardı neden geldin?

Genç vakurla başını kaldırır ve;

- 'AHDE VEFASIZLIK ETTİ' demeyesiniz diye geldim, der.

Hz. Ömer başını bu defa çevirir ve Amr İbni As'a der ki:

- Ey Amr, sen bu delikanlıyı tanımıyorsun. Nasıl oldu onun yerine kefil oldun?

Amr İbni As, vakurla kanımızı donduracak bir cevap verir:

- Bu kadar insanın içerisinden beni seçti. 'İNSANLIK ÖLDÜ' dedirtmemek için kabul ettim, der.

Sıra gençlere gelir. Derler ki:

- Biz bu davadan vazgeçiyoruz.

Bu sözün üzerine Hz Ömer:

- Biraz evvel "babamızın kanı yerde kalmasın" diyordunuz. Ne oldu da vazgeçiyorsunuz, der.

Gençlerin cevabı da dehşetlidir:

- MERHAMETLİ İNSAN KALMADI' demeyesiniz diye…

Kaynak http://www.asimyildirim.com/site/content/view/103/76/

İşte Budur!

Osmanlı Torunuyum!

Hepimiz Ermeniyiz diye bağırmadım! Bağırmamda! Bağıranında …..

Ramazan’da Orucumu tutarım!

Kulağıma hoş gelen müziği dinlerim!

Tikidir, concon dur, alayına uyuzum!

Zengin piçi ayağına yatanı sevmem!

Televizyonda ki abuk subuk programlardan nefret ederim!

Silah taşımam!

Bu Ülke’nin Toprak Bütünlüğü Hakkında konuşulmasına bile dayanamam!

Büyüğüme Saygım Var! Ama kendi doğrularım da var!

Ilımlı İslam diye bir şey yoktur! İSLAM vardır!

Okey’i severim, Tavla ata sporumdur!

Annemi severim! Babama korkuyla-saygı arasında bişey duyarım!

Erken yatmak kötü bir şeydir..! Ama istem dışı erken yatmak zorunluluktur!

Türk Ordusu Kutsal’dır!

Başörtüsü de Kutsal’dır!

Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletlerinden Nefret Ederim!

Kitabı boş vakitlerinde okuyanlardan nefret ederim!

Hümanizm ülkemi satmak ise! Hümanist filan değilim!

Hata yaptıysam; özür dilemesini bilirim!

Başkası gibi görünmeye çalışanlardan uzaklaşırım!

Benim Kutsalıma Saygısızlık yapana, Sessiz Kalmam!

Bende ki boyun bir Allah'a şükre ve kudretine; bir de Büyüğüme Saygı'ya eğilir!

Kendimi bildim bileli Balkanlar’dan soğuk hava dalgası gelir buralara!

Sağ yanağıma tokat yediğim zaman, Sol yanağımı çevirmem! Bi tane de ben çakarım!

Düşenin dostu olmaz doğru bir sözdür! Ayakta durmak zorundayım!

Şiddet kötü bir şeydir diyenlere; benim menfaatim için olduğu zaman mı kötü bir şey diye sorarım?

Küfür edeni sevmem! Trafikte kendimi tutamam!

Zekeriya Beyaz ve Yaşar Nuri Öztürk gibi jöle beyinlilere uyuzum!

Aziz Nesin iyi bir yazardır! Ama onun diğer özellikleri hakkında İyi olduğuna dair şahitlik etmem!

Orhan Pamuk’tan nefret ederim!

Ay Yıldız gördüğüm zaman içim sızlar!

İstiklal Marşı okunurken tüylerim diken diken olur!

Ezan sesi vazgeçilmezimdir!

Geçmişimle Övünürüm! Atalarım dan utanmam!

Elimden geldiği kadar her işe Besmele ile başlarım!

Karşımdaki beni ben olduğum için kabul edecekse etsin! Etmeyenin yolu açık olsun!

Klavyemin arası pislik doludur! Temizlik İmandandır!

Uzaktan Kumanda Türkiye de yok iken; ailenin uzaktan kumandası bendim!

Kuyruk nedir; bilirim!

Çay içerim!

Sigara Sağlığa zararlıdır! İnkar etmem!

Türk olmak

Aslında çok şeydir, Türk olmak.
Türk olmak, Osmanlı’nın borcunu ödemektir. Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi.

Kosova’da ve Bosna’da, Batı Trakya’da ve Makedonya’da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.

Türk olmak
- Kıbrıs’ta,
- Hocali’da,
- Anadolu’da ve Balkanlar’da
soykırıma uğrayıp karşılığında yapmadığın soykırımla suclanmaktır.

Türk olmak
- faşist olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sahip çıktığında…
- demokrat ve cağdaş olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sövüldüğünde…

Türk olmak lisanının Avrupa’da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini ve derdini anlatamamaktır.

Avrupa’da hor görülmek Türk olmaktır,
- ataların bir çok asır önce Viyana’yi kuşattiği için ve
hoş görülmemektir
- tabii ki - sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana’yı yakmadığın için.

Türk olmak
- Selanik’te Pontus Anıtı’nın,
- Viyana’da ciğnenen yeniçeri minberinin ve
- Malta’da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin
önünden geçmektir.

Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir.
- Üç kıtadan dönüp,
bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir.

- Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır,
- aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.

Türk olmak
- Arabaya koşulan ilk atın vatanında,
- ilk yazılı antlaşmanin imzalandığı yurtta,
- yazının bulunduğu,
- paranin icat edildiği
- her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta,
kalkınmak icin yabancı sermaye beklemektir.

Türk olmak;
- Truva’dan bu yana,
- Sümer’den bu yana serpilerek gelse de,
- tarihten eski bu topraklarda,
- bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen,
bir haftalık hafiza ile yaşamaktır.

- Doğu Roma’yi da
- Batı Roma’yi da yıkıp,
yeni Roma olan AB’ye girmeye calışmaktır, Türk olmak.

Türk olmak,
- Mostar’da köprüdür,
- Kerkük’te kaledir,
- Istanbul’da Kızkulesi’dir,
- Anadolu’da buğdaydir,
- Çukurova’da pamuktur,
- Ege’de tütün,
- Karadeniz’de fındık,
- Trakya’da ayçiçeğidir.
Türk olmak
- Çanakkale’de ölmektir.
- Çanakkale’de ölmeden önce düşmana su vermektir,
- onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır.
- Düşmanın ardından rahmet okumak,
- kanlısından helallik almaktır.
- Sabahları odana rahmet dolsun diye, cami açmaktır.
- Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir.
- Balkon köşesine kuşlar icin, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır.
- Yağmura rahmet,
- kara bereket diye bakmaktır.

Türk olmak,
- harap bir ülkede,
- zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip,
- tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile,
- paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen,
- yedi düvele meydan okumaktır.

Türk olmak
- askere davul-zurna ile uğurlanmaktır,
- belki de dönmeyeceğini bilerek.
Türk olmak,
- annenin şehit oğlunun ardından ‘Bir oğlum daha olsun, onu da vatan icin göndereceğim.’ demesidir.
- Babanin gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken ‘Vatan sağ olsun!’ demesidir.

Türk olmak
- ‘Türk çayında radyasyon olmaz!’ yalanları ile,
- ‘Gusül abdesti alana AIDS bulaşmaz!’ dolanlari ile
yaşamaktır.

Her hükümetin
- enkaz devraldığı, ama
- asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.

Türk olmak,
- ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı, çayın yanında gelen şekerden fazla olanı garsona geri vermektir.
- Ayni nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır.
- Göz hakkına, diş kirasına saygıdır.

Türk olmak.
- Evindeki bir kap aşın yarısını Tanrı misafirine vermektir.
- Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.

Türk olmak,
- milli maçta ağlamaktır.


Türk olmak,
- aşkını ölesiye sevmektir.
- Sevdiceğinin elini bir kez tutamadan, toprağa girmektir.

- En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir. Eşkiyaya türkü yakmaktır, Türk olmak.

- Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak.

Türk olmak
- Yunus’u bilmektir,
- Aşık Veysel’i sevmektir.
- Mevlana’yi, Haci Bektaş-i Veli’yi ve Hoca Yesevî’yi
tek bir satırını okumasa da yüreğinde taşımaktır.

Türk olmak,
- saz çaldığında,
- ney üflendiğinde,
- kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında,
- yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir,
bir de Yemen Türküsü’nde…

- Hayatın sana verdiklerine ‘Nasip’,
- vermediklerine ‘Kısmet’ demektir.
- Her işin ‘Hayırlısına’ inanmaktır ve
- ağlamamak icin çok gülmekten çekinmektir.

Türk olmak,
- Asya’da batılı,
- Avrupa’da doğulu diye tepki görmektir.

Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradan’dan ötürü sevmektir.

- Magazin programlari ile dizilerin arasina sıkışsa da,
- silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir.

Türk olmak,
- mahalle maçı için ayni saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir.
- Tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.

Türk olmak,
- buhran zamanında Arjantin’de de mağazalar yağmalanırken,
- daha ağır buhranda sıraya girerek, sorumlusuna en ağır cezayi tek bir cam kırmadan sandıkta kesmektir.

Türk olmak
- en zayif gününde bile dünyaya meydan okumak,
- en dertli gününde bile her ufunetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.

Zor iştir Türk olmak. Türk olmak
- Anadolu’da her düşen yağmur damlasına hamdetmek,
- her çıkan başak için şükretmektir.

Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu’da dik durabilmek
ve
Büyük Önder ATATÜRK'ün kurduğu Cumhuriyeti
iLeLebet Payidar kıLıP
NE MUTLU TÜRK'ÜM
diyebLmektir...

Kaynak Tıkla